29 Temmuz 2009 Çarşamba

SİQO

Ser SiQo dan kötan

28 Temmuz 2009 Salı

Şanlıurfa'nın Adana'daki Gururu

http://www.sanliurfam.com/news_detail.php?id=456 ( internet sitesindeki haberdir.)

Şanlıurfa'lı olup Türkiye'nin bir çok ilinde üst düzey görev yapan bir çok hemşehrimiz mevcut ve bunlar görevlerini düzgün bir şekilde yerine getirdikçe bize gururlanmak ve onları Şanlıurfam com okurlarına tanıtmak gerekir .Bu haftaki Konuğumuz Adana Milli Eğitim Müdürü Abdülgafur BÜYÜKFIRAT‏.

1953 Urfa/ Bozova / Geçtibaşı (Kantara-arapkantara) doğumludur. Kantara 300 haneli bir köy olup 03.03.1988 tarihinde Fırat Baraj suyu altında kalmıştır.

İlkokulu bitirdikten sonra Malatya/Akçadağ Öğretmen Okuluna devam etti. 5. sınıfta Yüksek Öğretmen Okuluna seçildi. Ankara Yüksek Öğretmen Okulu Hazırlık Lisesini bitirmesinin ardından İzmir Yüksek Öğretmen Okulu ve Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik – Matematik Bölümünden mezun oldu.
İlk görev yeri olan Ordu/Perşembe Öğretmen Lisesinde öğretmenlik ve müdür yardımcılığı görevlerinde bulundu. Buradan Adıyaman Samsat Lisesine atanan BÜYÜKFIRAT 1980 yılında askerliğini İstanbul Hasdal 6.Topçu Alayında yedek subay olarak ifa etti. Askerlik görevinin ardından Adıyaman Lisesinde göreve başladı. Bu okulda Müdür Yardımcılığı, Müdür Başyardımcılığı ve Müdür Vekilliği görevlerinde bulunan BÜYÜKFIRAT daha sonra Adıyaman İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı görevine atandı. 1990-1991 yılları arasında Adıyaman İl Milli Eğitim Müdür Vekilliği görevinde bulundu 1994-1997 yılları arasında ifa ettiği Kahta İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü görevinin ardından mesleki yaşamına 1997-2000 yılları arasında tekrar Adıyaman İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı olarak devam etti. 2000 Yılında İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılığına getirilen ve 4 yıl süren bu görevinin ardından Kırklareli İl Milli Eğitim Müdürü olarak atanan BÜYÜKFIRAT 2007 yılında atandığı Adıyaman İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevinde ise 14 ay bulundu.
5 Mayıs 2008 tarihinde Adana İl Milli Eğitim Müdürü olarak göreve başlayan Abdulgafur BÜYÜKFIRAT halen bu görevini sürdürmektedir.

http://www.sanliurfam.com/news_detail.php?id=456
http://www.urfahabermerkezi.net/haber_detay.asp?haberID=4128

23 Temmuz 2009 Perşembe

Bozova Geçitbaşı (Kantara) Köyü İlkokulu

oturanlar; solda 2. kişi Hacı Bayram Büyükfırat, 5. kişi Hasan Topal
Üst-Sol ayakta duran 2. kişi Necmeddin Doğan , en sağdaki öğretmen kemal sarı

16 Temmuz 2009 Perşembe

ATA YURDU ŞANLIURFA



ATA YURDU ŞANLIURFA


Yılda birkaç kez ata yurdu Şanlıurfa’yı ziyaret ederim. Manevi havasından mıdır yoksa ata yurdu oluşundan mıdır Urfa toprakları dinlendirir beni, ruhuma ferahlık verir.Bu hafta sonu yine bu muhteşem havayı teneffüs ederek, günlük uğraşların sıkıntılarından sıyrılarak stres attım.
Babam Şanlıurfalı… Ben doğmadan bir yıl önce taşınmış Adıyaman tarafına. Aslında Kantara (Geçitbaşı) ve Samsat’ı bir birinden ayrı düşünmek imkânsız. Kantara ve Samsat’ı Fırat ayırırdı. Bağırsan sesin karşı tarafa ulaşırdı.
Böyle olunca da iki taraftan kız alıp verilmiş, alış veriş için gidip gelinmiş ve kültür kaynaşması olmuştu. Samsat’ın en büyük dükkânı olan Memet Ateş’in dükkânında bir posta kutusu vardı. Çocukken gider bu posta kutusundaki mektuplara bakardık. Alıcı adreslerin hepsi şöyle olurdu. “falanca kişi, bakkal Memet Ateş eliyle Kantara köyü, Samsat, Adıyaman” .
Kantara köyü Şanlıurfa’nın Bozova ilçesine bağlı bir köydü ama Samsat ile ilişkileri daha fazla olduğundan mektupları bile Samsat’a gelirdi.Bazen aylarca o kutuda aynı mektup beklerdi. Hatta askerden dönen kişi kendisi gelip, gönderdiği mektuplarını aldığı olurdu.
Kantara köyünde Jandarma karakolu vardı ve bu karakolun yanında geniş ve düz bir futbol sahası vardı. Doğal olarak yetişen otlar, şimdiki çim sahaları aratmazdı. İşte o sahada Samsat ve Kantara köyü ile yapılan futbol maçları derbi maçları gibi çekişmeli olurdu. Gerçekten o zamanlar Samsatlı gençler çok iyi futbol oynardı. Kantaralılar da onlardan aşağı kalmazdı. Zaman zaman Bozovalılar da gelip bu sahada Samsatlılarla maçlar yapardı. O amatör ruhu, Kantaralıların misafirperverliğini, o coşkuyu şimdilerde aramak beyhude bir arayış olur.Kantara’daki akrabalarımızı ailemle sık sık ziyaret ederdik.
Orda geçen çocukluk anılarımı hatırladıkça, bütün anılarımızı, topraklarımızı, tarihimizi yutan şu Fırat’tan nefret ederim.Fırat, hala ayrımcılığın peşinde. O zamanlar yaptığı ayrım az gelmiş olacak ki, daha beter bir ayırım için koca bir göl, sinsice uyuyan bir deniz olmuş ve Urfa ile Adıyaman’ı uzaklaştırmış bir birinden.
İşte son Şanlıurfa ziyaretimde Kantaralılarla birlikte olma imkânı buldum. Hacı Eyyubun oğlu Hüseyin Elçi, Hemki Mıçe’nin oğlu Bozan Büyükfırat’a misafir olduk arkadaşlarımla birlikte.
Kapalı çarşının önünden geçerken kahve kokusu, lahmacun, ciğer kokusu soludum. Hazreti İbrahim makamında su içerek, Bediüzzaman Said Nursi’nin ilk defnedildiği makamında dua ettim.Kale dibinde çay içerek, nargile fokurdatan insanları seyrettim çalınan ilahiler dinleyerek. Ve, Şanlıurfa’nın gün geçtikçe büyüdüğü, tarihi dokusu bozulmadan güzelleştiği, sulu tarımla hamle yaptığını görmenin mutluluğunu yaşadım.Çok değil, birkaç yıl önce Karaköprü tenha, bakımsız bir yerdi. Mardin yolu hakeza. Şanlıurfa doğudan, batıdan, kuzeyden, güneyden, hangi yünden bakarsanız bakın başını almış gidiyor. Üstelik çarpık kentleşme yerini, daha planlı, modern bir şehirciliğe bırakıyor.Manevi hava ile birlikte, konuşma, giyim kuşam ve davranışlarda da bir gelişme yaşandığı hissediliyor. Şanlıurfa artık çiğköfte, güzel sesli sanatçılar, isotla değil; bütün yönleriyle kayda değer, anlatılmaya değer bir mega kent olma yolunda. Nice güzel yarınlar dileğiyle…

Fahrettin ÇELİK www.samsathaber.com